Erdoğan selzedelere çay attı
Atma ikiye ayrılır; yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya. Aşağıdan yukarıya atmalarda atanın daha altta bulunuyor olması nedeniyle bu teknik başka bir köşenin başka bir yazısı olacağından, yukarıdan aşağıya atmalar konumuz için daha aydınlatıcı olacaktır.
Atma işinin iki tarafı olmalıdır; atan ve tutan. Atan tek olurken tutan bir veya birden çok kişi olabilir. Tersi olursa tutan, atanların hangi birinin attığını tutacağını şaşırır, her ne kadar tutmak için çabalasa da çok bir şey tutamaz.
Asıl zor olan atanın işidir. Atmaya başlamadan önce rastgele mi yoksa hedef gözeterek mi atacağına doğru karar vermelidir. Bunu belirlemek için önce aşağıdaki tutanlara bakar. Tutanlar, ne gelse “Yarabbi şükür” diyecek türden ise, ki tutmaya geldiklerine göre genellikle öyledirler, hedef gözetmeye gerek yoktur. “O kaptı ben kapamadım, zaten hep o tarafa atıyor” türden itirazların olacağını, kaş yapayım derken göz çıkaracağını hissederse, atan, hedef gözetmeye başlar.
Tutanların aşağıda enlemesine sıralanmış olması atanın işini kolaylaştırır. Hafif bel hareketleriyle 160 derecelik bir genişliğe ulaşabilir. Ama tutanlar diklemesine ise iş biraz kuvvet gerektirir. Bu durumda fizik kuralları devreye girer.
Atılacak cismin şekli önemlidir. Atılacaklar küçük ise atan bir avuç alır ve kolunu 80 derece enlemesine savurarak atılanları tutanların kafasına serpiştirir. Bu yöntem daha çok Manisa’da mesir macunu atımında uygulanır. Ama genellikle atılacak olan şey torba şeklinde olduğundan, atan, atılacak şeyi pissik yavrusunu ensesinden tuttuğu gibi tutar. Hedefi belirler ve menzile göre hız kazandırmak için kolunu kıpırdatmadan bileğini öne arkaya sallar. Normal şartlarda kavga sebebi olacak bu hareket, atılacak şeye odaklanmış tutan tarafından önemsenmez. O, nasıl atılırsa atılsın tutmaya heveslidir. Yeterli hıza ulaştığını düşünen atan, son bir hamleyle kolunu omuzundan öne doğru sallar ve parmaklarını açarak, atılanı hedefe yollar. Atanın ne kadar yüksekte olduğuna bağlı olarak, atan ya tek ya her iki elini kullanır.
Bu iş, tutanlar hiç doymayacağından, heybedeki torbalar bitene kadar devam eder. Heybeyi genellikle bir başkası tuttuğundan, atanın son hamlesi karşılıksız kalır. Bu arada biri atılanın ne olduğunu açıklamakla görevlidir. Anadolu düğünlerinde, “yengeden bir çeyrek” türünden bağıran amca oğlu gibi, atılanın ne olduğunu, neden atıldığını, tutanların atılanı ne yapacaklarını açıklamak için çırpınır.
Bu iş bittiğinde atan attığıyla tutan tuttuğuyla kalır.