Başlığımdan anlaşılacağı üzere bugün; nasıl zaman içinde arsızlaşıp tepemize çıkarttığımız canlılardan (insan’cıklardan) bahsedeceğim.
Konuya balıklama dalıyorum yanından yöresinde değil tam ortasından. Herkes de olduğu gibi bizim de sevip bağrımıza bastığımız insanlar var dimi hayatında. Aman üzülmesin aman kırılmasın kavga gürültü çıkmasın, olgun olma gayreti, düzelir, sabırlı olmak lazım, bunu da görmezden geliver yahu! Sen de amma abarttın(iç ses), şımarmanın alemi yok dersini almıştır(iç ses), u dönüşleri, geri vitesler, yaşanmışlıklar, anılar, tutmadığı sözlere türlü kılıflar bulmaca, verilen gizemli sırlar, senin zaaflarını ve korkularını sezinlemesi, yaralarını en iyi bilen ya! Canı sıkıldıkça tuz basması, saygısızca sözlere samimiyetin getirisi ile süslemek, tersten bindiğin yürüyen merdiven misali körü körüne bağlanma çabası, eleştirinin de ötesinde acımasızca aşağılamayla beslenen! sorsan senin iyiliğini istiyor, kırıp döküp hiç bir şey olmamış gibi davranan Arsızlar…
Bakın arkadaşlar inanın bana bu ve buna benzer saydıklarımı yaşayan insanlar azımsanmayacak kadar çok!. Bazen farkında olarak bazen de körelmiş ruhu bile duymadan bilinmezliğe sürükleniyor.
Yukarıda saydıklarıma maruz kalanlara sesleniyorum; tıp dilinde tespiti yapılmış bu canlılar ne istediğini bilmeyen, gel gitler yaşayan psikolojik olarak korkunç yıpranmış, sinsice bu şizofreni duygularını saklamayı başarıp aklı selim bir insanı önce baştan çıkartıp, sora çileden çıkartıp ardından bölük pörçük olan hayatının kokuşmuş bir parçası haline getirip öylece ulu orta yerde bırakacak kadar Aciz Vasıfsız Çaresiz Ödlek’ ler. Zaten ne aradığını bilse, bulduğunu kaybetmeyi göze alırmıydı. Ama korkunç bir zekayla senin adını dengesize çıkarıp ustaca kendini kamufle etmeyi iyi bilir. Üstelik tahsil görmüş, mürekkep yalamış, düzgün diksiyon, hatırı sayılır görünüş kılık kıyafete bürünmüş hatta ve hatta toplumun bilinç altında onay almış meslek grubuna dahil canlılar olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
(insanlar görünüşü ile ağırlanır, düşüncesiyle uğurlanır nasıl severim bu sözü, marka takıntısı gizli gösteriş budalaları, sayısız başarı diplomaları seni adam insan etmez)
Adeta hipnotize eden bu canlılardan kurtulmak ise hayli güç. Neden mi?
Bu varlıklardan kurtulamayanlara, bırakamayanlara defalarca milyon kez hayatının ortasına s* gitse dahi bu canlıları her seferinde affetmelerine de kızamıyorum. Enerji motivasyon şartlar ne olursa olsun yaşama sevinci nasıl bulaşıcıysa, umutsuzluk güvensizlik her şeyden ümidi kesmek de bulaşıcı ve kısa zaman içerisinde CODİV 19 gibi bulaştırıyor. Kimisi alışkanlığım, kimisi vazgeçemiyor, kimisi garibim en acıklısı da bu zaten düzelir mi acaba sevgi ve ilgiye boğsam anama bile göstermediğim merhamet vicdan en kalbi duygularımı sergilesem, kucağına bir çocuk versem !?
Geçeceksin bu çocukça mazeretleri onun gibi tımarhanelik olmak istemiyorsan; sen müsaade isteyip kibarca kalkıp gideceksin ki Adap-ı Muaşeret öğrensin!
O ne salaklık ne de saflıktı. Katran karası katılıktan göremediğin koşulsuz Sevgiydi. www.yenicizgihaber