Göz yaşları hepsinde aynı biçimde akıyor.Yüreklerin yangısı birbirinin aynısı oluyor.Anaların, babaların, çocukların, kardeşlerin, dostların içlerinin acısı değişmiyor.Terör vahşi bir illettir.İnsanlık dışıdır.Acımak nedir bilmez.Yalnızca öldürmeyi, yaralamayı, yakıp yıkmayı bilir.Merhamet nedir hissetmez, beyninde yalnızca kin ve nefret vardır.Terör saldırısı nerde olursa olsun ya da neyle yapılırsa yapılsın, yer, zaman istediği kadar farklı olsun, değişen hiçbir şey olmuyor.Cumartesi gecesi bombalı saldırının yapıldığı yer İstanbul’un, Türkiye’nin, hatta dünyanın en güzel yerlerindendir.Van'da, Gaziantep’te, Adana’da, Ankara'da ya da Diyarbakır’da... Sonuçta mekanlar farklı da olsa değişen bir şey yok.Hepsi de insanlarımızı hedef alıyor. Sivil, asker, polis ayırmadan öldürüyor.Bizi tehdit ediyor.Biz artık bunları iyi biliyoruz. Öğrendik.Bütün bunlara rağmen, yani terörün ne olduğunu, ne yaptığını öğrenmemize rağmen teröre, terörle yaşamaya hiç alışmadık.Yaşadığımız günlerde üzüntülüyüz. Bu zorluklara karşın toplumun tepkilerine baktığımız zaman da alışacak, kabul edecek gibi hiç görünmüyoruz.Bu toplumsal yaklaşım olumlu biçimde kullanılıp değerlendirebilir.Buradan siyasete önemli görevler düşüyor.15 Temmuz sonrası kısa bir dönem yakalanan uzlaşma arayışı yaşama geçirilebilir.Birlikte düşünme ve çabalarla, kutuplaşmalar yakınlaşmaya çevrilebilir. Demokratik yaşamın iyileştirilmesi, yargıya olan güvenin arttırılmasıyla, görünenden farklı bir Türkiye yaratılabilir.Burada en önemli görev iktidar partisine düşmektedir. İktidar önceliğini, sistem değişikliğine değil, toplumsal uzlaşma arayışına vermelidir.
ALIŞMAYIZ
.