AKP ve CHP'nin işi artık daha zor

.
Seçimlerin ortaya çıkardığı sonuç elbette sadece Erdoğan’ın birinci turda cumhurbaşkanı seçilmesiyle sınırlı değil. Ancak tüm verileri ve sonuçları bu yazı kapsamında değerlendirmek mümkün değil.Fakat tabloyu emek, barış ve demokrasi cephesi açısından hiç değilse bazı yanlarıyla ele almak; sunulan verileri, olanakları ve sonuçları kısaca da olsa bazı yanlarıyla değerlendirmekte ve üzerinde durmakta yarar var.Birincisi, tüm kuralsız, eşitsiz koşullara ve Erdoğan başta olmak üzere AKP cephesinin her alanda sürdürdüğü pervasızlığa, herkes için uygulanan yasa ve kuralları tanımama tutumuna, Konda’nın abartılı ve bazı grupların manipülatif verilerine rağmen yüzde elli zor aşıldı. Yüzde elliyi oldukça küçük bir puanla aşarak birinci turda cumhurbaşkanı olan Erdoğan ve onun cephesinin bu durumun farkında olduğu görülüyor.Bu veriler ve başka bir çok etken, artık AKP açısından yeni bir döneme girildiğine ilişkin yapılan tartışmaları haklı kılıyor. Yeni dönem ne kadar kazasız belasız aşılmaya çalışılırsa çalışılsın, kırılan kol yen içinde kalmayacak! AKP’nin biriken iç ve dış sorunlarından uygulayageldiği politikaların biriktirdiği patlama ögeleri daha artacaktır. Ve Gezi’de ortaya çıkan sosyal patlamayı aşan ve Soma’daki gibi emek eksenli daha güçlü toplumsal tepkilerin, gelişmelerin yaşanmaması için hiçbir neden bulunmuyor. Kürt halkının taleplerinin karşılanması, Alevi yurttaşların eşit yurttaşlık talepleri de artık ertelenemez hale gelmiştir.İkinci önemli gelişme muhalefet odağı alanında bir ‘eksen kayması’ ile karşı karşıya olduğumuzdur. Artık CHP ana muhalefet olarak kendisine yöneltilen eleştirilerle yetinme ve kredi bulma şansını kullanma olanağından yoksun kalacaktır. CHP Milletvekili Rıza Türmen’nin “HDP’nin söylediklerini CHP’nin söylemesi gerekirdi” saptaması boşuna değil. Ve aynı zamanda öylesine söylenmiş ve uçup gidecek bir söz de değil. CHP sadece kendi iç sorunlarıyla boğuşmaya daha çok enerji sarf eden bir parti olmakla kalmayacak, aynı zamanda şimdi ayrıntılarına girmeye gerek olmayan nedenlerden dolayı CHP’ye mecbur kalan emek, barış ve demokrasi isteyen geniş halk kitleleri artık yönünü yeni demokrasi odağına, yeni ana muhalefet adayı haline gelmiş olan HDK/HDP cephesine dönmüştür. Bu durum sadece CHP için geçerli değil. MHP ve tüm burjuva, gerici, ırkçı, ulusalcı cephe gelişmeler karşısında mevcut reflekslerini sürdürmekte direnirlerse hemen tümünün yeni bölünmeler, parçalanmalar yaşaması kaçınılmaz olacaktır.Elbette bu gerici-statükocu cephede ‘yeni’ arayışlar, yeni birleşme girişimleri vs. yaşanacaktır. Ancak Türkiye’de Kürdistan, Ortadoğu ve dünyadaki yeni gelişmeler doğru okunmadan hiçbir politik mihrakın ilerleme kaydetmesi mümkün olmayacaktır. Buna bağlı olarak bağımsız, demokratik, halkçı, barışçı bir politika uygulama şansları bulunmayan bu tür odakların AKP karşısında bile alternatifi haline gelmeleri artık daha da zordur.Üçüncüsü ise seçimde, yeni bir alternatif arayışının çok çarpıcı biçimde ortaya konulduğu ve bunun da hem AKP’ye hem de mevcut sisteme ve statükoya karşı yeni bir Türkiye arayışı olduğudur. Kuşkusuz bu, uzun yıllardan bu yana süren mücadelelerden, işçi sınıfı ve emekçilerin, halkların, inançların, gençliğin, kadınların mücadelesinden ve onun sağladığı birikimden bağımsız, kısa süre içinde olup biten bir durum değil. Ancak yeni bir alternatif olarak bizim cephe daha görünür ve dikkat çekici oldu. Buna elbette Kürt demokratik hareketinin yeni döneme ilişkin tavrı önemli oranda katkı sundu.Selahattin Demirtaş’ın geniş halk kitleleri ile güvene dayalı olarak kurduğu ilişkinin önemi de buna eklenmelidir.CHP’nin MHP, Cemaat, BBP gibi ve başkaca ırkçı ve faşist parti ve çevrelerle içine girdiği İhsanoğlu ittifakından hoşnutsuz olan, “AKP karşıtlığı değil, sistem karşıtlığı” merkezli bakan kesimler, Demirtaş’ın kapsayıcı üslubundan ve tutumundan da etkilendiler.Aleviler içinde, şoven bağlardan kurtulma çabası içindeki Kemalist kesimlerde başlayan çözülmenin arkasının gelmesi için yapılacaklar şimdi daha da arttı.Kürt hareketinin AKP’ye açık tutum almış olması, beklenti içine girmekten çıkmış olması, seküler tutumundaki yalınlık, Gezi direnişinin ilk dönemlerindeki eksik değerlendirme ve subjektif saptamalarından uzaklaşmış olarak doğru vurgular yapması bu süreci hızlandırdı.Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, sadece sosyalistlerden ve devrimci demokrasi güçlerinden ibaret olmayan, Türkiye’nin emek, barış ve demokrasi cephesi içinde yer alabilecek güçleri ile Kürt hareketi arasında güvene dayalı adımların atılmasında önemli bir eşik oldu. Ve iş, ekmek ve özgürlük mücadelesinin daha da büyütülebileceği bir döneme girmiş olduk. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri