Son günlerde hemen herkes karşısındakinin ağzından çıkan söze bakar oldu. Kim hangi konuda ne diyor, şu konuda ne düşünüyor, neci diye merakla karşısındakine bakar olmuş.Tabi bende bu herkesin birisiyim. Bu aralar devleti yönetenler ne söylüyor diye gözümü televizyon ekranına dikip duruyorum. Kimin ağzından ne çıkacak, hangi konuda bir açıklama göreceğim bekliyorum.Ağustos’un 14 ü ülkemiz için özel öneme sahip bir gün olduğu için biraz daha fazla diktim gözümü televizyonlar. AKePe nin kurucu genel başkanı, büyük reis ne diyecek diye özellikle bekledim. Beklemem boşa gitmedi. Çok güzel sözler duyma bahtiyarlığına kavuştum.Büyük reis telekonferans sistemi ile katıldığı kutlamada aynen şunu söyledi; FETÖ ‘nün kökünü kazımak boynumuzun borcudur. Artık kimse 15 Temmuz öncesi gibi davranamaz. En başta cumhurbaşkanı olarak ben davranamam.Beni müthiş bir umuda sürükledi bu sözler. İnanmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam. Kendi besleyip büyüttükleri, on yıldan fazla zaman ortaklık ettikleri Fetö’nün o karanlık ve vahşi yüzünü görebilmiş olmaları ve köklerini kazımanın boyunlarının borcu olduğunu söylemeleri geleceğimiz açısından son derece önemli.Hele kendisi başta olmak üzere hiç kimsenin bu meşum darbe girişinden sonra eskisi gibi olamayacağını ilan etmiş olmaları sevince boğdu beni. Hemen kendimce hayallerle daldım. Sayın Cumhurbaşbakanımız bu günden sonra tüm yurttaşlarımızın cumhurbaşkanı olacak. Kimseyi ötekileştirmeyecek. Kimseyi kökenine, meşrebine veya mezhebine göre ayırmayacak. Solcusu, sanatçısı, aydını, aymamışı hemen herkesi kucaklayan bir reisimiz olacak. Bizlerde bu sevgi yumağının birer parçası olacağız. Sokaklarda, işyerlerinde, pazarlarda badem bıyık ağabeylerin şişinerek gezinmeleri ve kendilerinden olmayan herkese tepeden bakışları son bulacak.Resmi kurumlara da yansıyacak bu davranış değişikliği. Her hangi bir devlet dairesine işi düşmüş vatandaşın kendisini yalnız hissetmeyeceği ve bir AKePe’liye kartvizit yazdırmak zorunda kalmayacak. Yoksa büyük reisin sözü boşa çıkmış olur. Onun için herkes birbirine birinci sınıf yurttaşı gibi davranacak. Herkes birbirini sevecek. Duygusal ve toplumsal bölünmüşlükler son bulacak. Ne kadar güzel bir atmosfer. Mutlu ve umutlu olmak için yeterde artar bile.Başvekilimiz de güzel ve dokunaklı sözler söyledi. “Sayısız ihanetle çarpışarak bu günlere geldik” dedi. İşin doğrusu bunu pek anlayamadım. Bu sayısız ihanet gurupları kimlerden oluşuyor.?Bu kadar çok haini kim ve ne zaman yaratmış? Sonra bunlarla yapılan çarpışmalar nelermiş? Bu çarpışılan ihanet guruplarının içinde geziciler, akademisyenler, başka muhalif kesimler var mı? Halen bu hain guruplar kimlerden oluşuyor? Bundan önce göremediğimiz bu çarpışmalarda sivil halka bir görev düşüyor mu? Anlayamadı. Herhangi bir yorumda yapamıyorum.Hele Başvekil yardımcısı Sayın Türkeş bir açıklama yaptı ki geleceğe yönelik karamsarlığımdan her hangi bir eser bırakmadı. “FETÖ soruşturmaları cadı avına dönüştürülüyor. Bu çok sakıncalı” deyiverdi. Bire mübarek adam, bunu cadı avına dönüştüren sokaktaki vatandaşlar mı? Mahallenin kasabı, manavı, fırıncısı mı?Böyle sakıncalı bir durum söz konusu ise bunu ben mi önleyeceğim. Böyle bir yanlışı engellemek senin görevlerin arasında değil mi? Orada oturup şikâyet edeceğine engellesene ya.İşte bu ve benzer bir yığın açıklama yapılıyor. Bir kısmı umut verici! Bir kısmı ise hayrete şayan. Şimdi bizler ne yapalım, neyi düşünelim? Gelde çık işin içinden…
AKIL İNSANA SERMAYE PEKİ DEVLET’E…
.