.
Aslında artık yaşananlardan sonra söz söylemek için çok fazla bir şey kalmıyor.Dün öyle gerekiyordu,bu gün ise böyle söylenmesi lazım.Yarın da bambaşka bir şey ifade edilebilir.Gündem neyi gerektirmişse; dün doğru budur , bu günse ‘pardon' yanlış olmuş, şöyle yapmak gerekli.Öylesine anlatılmalı ki her yerde, ama her ülkede böyle olur sansınlar.“Demokrasinin ilerisi budur",“ Yargıçlar ,savcılar yürütmenin emrindeki bürokratlardır".O gün ne söylemek gerekiyorsa söyle, idare et gitsin.Doğru, yanlış önemli değil.Benim söylediğim ‘doğrudur' diye algılanır ve dinlenir,Benim söylediğim ‘gerçek ‘diye anlaşılır,İnandırırız, fark edemezler.“ Dün hukukun gereğini yapanlar",“ Bu gün hak-hukuk tanımayanlardır".Kim sorgulayacak ki, söyleyiver gitsin.“ Çoğunluğun yetkileri vardır",“Azınlığın ise hakları" ,Milli irade vardır.“Hesap verme yeri sandıktır , yargı olamaz".Bir ülkede bütün bunlar rahatlıkla söylenebiliyorsa, o ülkede önce aydınlanma lazımdır, hem de çok acilinden.Platon, Devlet kitabında der ki; “Adaletin ne olduğunu bilmedikçe onun bir erdem olup olmadığını ve ona sahip olanların mutlu olup olmadığını zor anlarız.“Adaletin ne olduğunu, baskılardan uzak , bağımsız olması ,değişkenlik göstermemesi gerektiğini bilmek, kavramak zorundayız.Eğer 76 milyonluk bir ülkede adalet herkese uygulanıp, yalnızca bir kişiye uygulanmıyorsa aslında adaletsizliğin o ülkede yaşayan herkese yapıldığını bilmek ve bunun aydınlanması içinde olabilmeliyiz.Bunu bilir, bu aydınlanma içinde olabilirsek hiç kimsenin böyle sözleri bu davranışları bu ülke olamaz.