YUNANİSTAN

.

Kapı komşumuz. Nüfusu 11 milyon, yüzölçümü 131.944 olan şirin bir ülke. Bilim adamlarıyla, sanatçılarıyla tanıdığımız bu ülkeyi ne yazık ki resmi ideoloji bize hep düşman olarak tanıttı.  Aslında halkların çıkarları ortak olduğu için bizlere düşmanlık, kin tohumlarını yine bu çevreler ekti.Dünyanın yuvarlaklığını savunan Sisamlı Pitagoras'ı, ilk atom düşüncesini ortaya koyan Demokritos’u, bilimin kurucusu İyonyalı Thales’i, sofuluğa karşı savaşan Sokrotes'i, Eflatun'u Aristoteles'i, Zenon'u, Epikür'ü tarihin babası Heredots'u, tıp alanında yeni görüşler ortaya koyan Hipokrates'i hep bu topraklar çıkarmış. Şiirde, tiyatroda da önde olan bir halktır.23. 06. 2014 tarihinde 50 kişilik bir grupla İzmir'e uçtuk. Oradan sevimli bir köy olan Şirince 'ye, Efes’e uğradık. Akşam Kuşadası'na dönüp geceyi burada geçirdik. Sabah LOUS CRUSISES adlı gemiye yerleştik. Bu geminin 500 çalışanı 1400 de yolcusu vardı. Toplam 2000 adası bulunan Yunanistan' da gemicilik çok ilerideymiş. İngiltere ve Norveç'ten sonra en büyük deniz ticaret filosuna sahipmiş. İlk uğradığımız ada 3 bin nüfuslu Hristiyanlar için hac merkezi olarak kabullenilen Patmos'tu. Ada 1912 de Osmanlı'dan İtalya'ya geçmiş II. Dünya Savaşı'dan sonra da ada bağımsızlığına kavuşmuş. Beyaz evleri, temiz, dar, bakımlı sokaklarında insan okaliptüs, kekik ve çam kokuları eşliğinde kendinden geçerek yürüyor. Bu adada Yunanlıların ne denli turizme, turiste önem verdiklerini anladık.İkinci ziyaret edeceğimiz ada, Osmanlı'nın 400 yıl kadar hüküm sürdüğü Rodos Adası oldu. İlk gözümüze çarpan Şövalyeler tarafından yapılan kale, yüksek duvarlar ve Ortaçağ'dan kalma Unesco tarafından Dünya Mirası Listesi'nde bulunan eski mahallesi oldu. Adanın nüfusu 130 bin. Bu nüfus içinde 3500 de Türk varmış. Rodos'un doğusunda bulunan Lindos köyüne götürüldük. Sağlığına güvenenler Lindos'un tepesindeki Akropolis'e Athena Tapınağı'na çıktılar, çıkamayanlar ise yine bakımlı, sevimli Lindos'un sokaklarında gezdiler. Tepeye eşeklerle de çıkılıyordu. Sokak aralarında sürekli eşek gördük. Rodos'ta Süleymaniye C amisi'ni, Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesini de görme olanağımız oldu.Üçüncü göreceğimiz ada Yunanistan'ın en büyük adası olan Girit oldu. Minos uygarlığına beşiklik etmiş olan bu adanın nüfusu 650 bin. Başkenti Kandiye. Dört il bu adaya bağlı. İllerden biri Osmanlı'nın çokça Türk yerleştirdiği Hanya ili. Bu kente çok yakın bir de Gonya adlı bir yerleşim merkezi varmış. Osmanlılar Bektaşileri buraya yerleştirmiş. Oraya göçenler ''Görürsün Hanya'yı Gonya'yı '' diye dilimize bir deyim kazandırmışlar. Hanya, Gonya Girit'teki yerleşim birimleriymiş. Bu adada volkank patlama olmuş, bir yıl güneş görmemiş kıtlıklar başlamış. Şimdi ise ülkenin en çok tarım yapılan alanlarından biri. Her taraf ( dağ, taş) zeytin ağaçlarıyla süslenmiş. Adada 850 zeytinyağı fabrikası var. Dünyada en çok zeytinyağı tüketen ulus Yunanlılarmış. Üzümcülükte, şarapçılıkta da öndeler. Ünlü liderleri Venizelos Giritliymiş. Defalarca ülke yönetimine getirilmiş. Bu ada ne yazık ki 1941' de Nazilerce bombalanmış.1924 Mübadelesinde Türkiye'den Girit' e getirilen Rumlar da zarar görmüşler. Osmanlı bu adaya geldiğinde halkı Müslüm anlaştırmış. Irkı Yunan, dini Müslüman olanlar Türkiye ye, Rum asıllı ve protestan mezhebinden olan binlerce insan da Girit' e göç ettirilmiş. '' Dedemin İnsanları '' adlı filmde; Yaşar Kemal'in Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Karınca'nın Su İçtiği, Tan Yeri Horozları, Bir Ada Hikâyesi 4 adlı romanlarda da iki halkın dramına tanıklık ediyoruz.Rehberimiz bizleri Osmanlı'nın yaşadığı sokaklara, daha sonra da şarap üretilen bir şarap evine götürdü. Orada köy kahvaltısı yaptık. Zengin Yunan halk danslarından bir bölümünü coşkuyla izledik. Gezimiz kısa süreli olduğu için bazı detayları atladık. Aynı gün volkanik adalar grubundan olan ünlü Santorini Adası'na götürüldük. Yüksek bir tepe üzerinde kurulmuş,3-4 otobüsün üst üste yollardan kıvrılarak turistleri taşıdığı otobüslerle bu ilginç adaya ulaştık. Beyazla mavinin birleştiği dar sokaklı, merdivenli adada bir yandan denizi bir yandan da adayı keşfettik. Bu adanın ponza taşları meşhur. Taşlar patlama nedeniyle simsiyahtı. Kurnaz İngilizler bu taşları alıp Süveyş Kanalı'nda kullanmışlar. Ada zamanında kaybolmuş, sonradan tekrar ortaya çıkmış.(Kayıp Ada Atlantis) Platon'un Devlet adlı yapıtında bu adadan söz ediliyormuş. Tümümüzü bu adanın hem coğrafik yapısı hem de mimari yapısı etkiledi. Denizinde volkan patlaması nedeniyle canlı yokmuş. Bu koşullarda bile üzüm asmalarını, fıstık ağaçlarını gördük.Daha sonraki gün Yunanistan'ın başkenti Atina'ya varmak için Türk Limanı da denilen Pire Limanı'na yaklaştık. Oradan otobüslerle Atina'yı tanıma olanağımız oldu. Bu kenti İzmir’e benzettim. Rehberimiz Rita Hanım da benzettiğim yerlerde İzmirli Rumların oturduğunu söyledi. Kendisi İstanbullu bir Rummuş. Atina'nın nüfusu 5 milyonmuş. Televizyonda izlediğimiz kızgın Yunanlıların polisle çatıştığı meydana götürüldük. Burada ilginç giysili askerlerin nöbet değişimini gördük. Her tarafı mermerle kaplı 75 bin kişilik stadyumu fotoğrafladık. Burada kültürel, sanatsal etkinlikler yapılıyormuş. En önemlisi de Akropolis'e çıktık. Burası Antik Yunan medeniyetinin başkenti. Atina da Roma ve İstanbul gibi tepeler üzerine kurulmuş bir kent. Şehrin koruyucusu Athena adına yapılmış Parthenon Tapınağı çokça el değiştirmiş. Cami olarak da kullanılmış. Hatta bir tarihi yapıyı Osmanlı Harem binası olarak kullanılmış.Yollarda dikkatimizi çeken minyatür şapellerin ne anlama geldiğini rehberimize sorduğumuzda: "Bu minyatürler Yunan Halkını trafikte uyarmak için halk tarafından konulmuştur.'' diye yanıt verdi. Buralarda daha önce olan trafik kazalarına bir bakıma dikkat çekmek istemişler. En son uğrak yerimiz dünya sosyetesinin ilgi alanı olan Mikanos Adası oldu. Bu ada da sokaklarıyla, değişik bitkileriyle, temizliğiyle adeta başımızı döndürdü.Yunanlılardan Türkiye'nin turizm açısından ders alması gerekir. Yılda 9 milyon turist bu ülkeyi ziyaret ediyor. Her adaya her gün nüfusu kadar turist geliyormuş.Gemide onlarca halk vardı. (Kostarika, Brezilya, Japonya, Çin, Amerika vb.) Kültürümüz, geleneklerimiz Yunanlılarla birbirine çok benziyor. Yunanlılarla aramızda bir şey yok. Onların dediği gibi sadece deniz var.... 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri