12 Mart ve Ankara’da Katliam…

.

Son altı ayda Ankara’da üçüncü kez bir saldırı ve katliam yaşandı.  Üçü de canlı bomba katliamı olan bu saldırılar halkımızı, terörize etmeyi, korkutmayı amaçlıyor. Libya, Irak ve Suriye’de yaşananlar ülkemize de yaşatılmak isteniyor. Ülkemize Büyük Ortadoğu projesi çerçevesinde, AB-D emperyalistleri tarafından yeni SEVR dayatılıyor. Bu nedenle bu katliamlar yapılıyor. Birkaç gün öncesinde Kilis’te hastaneyi hedef alan füze saldırıları yapılmıştı.  Halk olarak hep birlikte bu katliamlara karşı çıkmamız gerekiyor. Bu karşı çıkış için halkımızın örgütlü olması gerekiyor. Fakat en yazık ki halkımız, örgütlü bir toplum olmaktan uzaktır. Ülkemizde 12 Mart 1971’den beri demokratik hayat zafiyete uğratılmaktadır.  12 Mart günü ülkemiz için önemli bir tarihtir. 12 Mart faşist darbesi ülkemizde demokrasiye karşı yapılmış, ilk önemli darbedir. Darbenin lideri Genelkurmay başkanı, Memduh Tağmaç 1961 anayasası için “Bu anayasa milletimize bol geldi” diyerek özgürlükleri eleştirir.  Dönemin Dışişleri bakanı İhsan Sabri Çaylayangil yıllar sonra, “12 Martta CIA vardır, hem de büyük ölçü de vardır” der. Darbeyi izleyen aylar içinde ülke çapında büyük kontrgerilla operasyonları yapılır. Bu operasyonlara “balyoz” operasyonu denecektir. O dönemde ilerici aydınlar, öğretmenler, askerler, yazarlar gözaltına alınır, işkence edilir ve tutuklanırlar. İkibuçuk yıl sürecek bu dönem sonunda, en demokratik anayasamız olan 1961 anayasasının pek çok maddesinde, anti-demokratik düzenlemeler yapılır.  Ülkemizi yöneten egemenlere bu değişiklikler de yetmez, yine CIA eliyle katliamlar yaşadığımız bir 1975-1980 dönemi yaşatılır ülkemize. Sağ-sol çatışması görünümlü katliamlar bir merkezden yönetilir. 1 Mayıs 1977 ve Maraş en önemli katliamlardır. Günümüzde 12 Eylül faşist darbesi sonrası hazırlanan Anayasa ile yönetiliyoruz. Bu anayasa ile başta İşçi Sınıfımız olmak üzere tüm halkımız için özgürlükler kısıtlandı. Örgütlenme ve ifade özgürlüğü üzerine ağır yasaklar getirildi. İşte böyle bir ortamda, ANAP ve arkasından AKP iktidara getirildi. Ülkemizde bu ana kadar görülmemiş bir yağma düzeni oluşturuldu. Tüyü yetmemiş yetimin hakkının olduğu, Kuvayi-milliye artığı pek çok kamu kurumu yok pahasına yerli e yabancı parababalarına satıldı. Sovyetler Birliğinin 1990’da dağılmasından güç alan AB-D emperyalistleri BOP-GOP gibi planlarla bölgemizdeki ülkelere saldırmaya başladılar. Sırayı ne yazık ki ülkemize getirdiler. Kürt sorununu, sahte bir barış süreciyle çözmeye kalktılar. Halkları birbirinden ayıran senaryonun bir parçası olan çözüm süreci şimdi tekrar “düşük yoğunluklu savaş” sürecine girdi. AB-D emperyalizmini kontrolünde giden bu süreç ülkemizi üçe bölmeyi amaçlıyor.Bu katliamlar bu amaçlarla yapılıyor. Vatandaşlarımızı birbirinden uzaklaştırmak istiyorlar. Halk olarak gerçekleri görmekten başka yolumuz yok. Gözümüzün önündeki perdeyi artık kaldırmalıyız. Ankara katliamının sahibi AB-D Emperyalistleridir. Bu nedenle de “Katil AB-D Ortadoğu’dan Defol” dememiz gerekiyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri