GAZİANTEP- BEKİR ŞAHİN: Gaziantep SES Şube Eş Başkan Ömer Kılınç, Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine yenisini kuracaklarını açıkladı. Depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen açılamayan birinci basamak sağlık hizmetleri, yapılamayan aşılar ve gebe takipleri, verilemeyen koruyucu sağlık hizmetleri hükümetin beceriksizliğini bir kez daha göler önüne serdiğine dikkat çekildi.
Konula ilgili olarak sendika binasında yönetim kurulu üyeleriyle birlikte basın açıklaması yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Gaziantep Şube Başkanı Ömer Kılınç, “Ülkemizde uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programının (SDP) temelleri; 24 Ocak 1980 yılında alınan ekonomik yapısal kararlar ile atılmış, 1980 darbesi uygulanmasını kolaylaştırmış, ardından yapılan uluslararası GATS anlaşmaları (1994) vb. ile hukuksal alt zemini oluşturulmuştur. O gün bugündür Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından birçok ülkede küresel tekelci kapitalizmin projeleri uygulamaya konuldu. Bir metaya dönüştürülen sağlık; günümüzde kapitalist sermaye birikim sürecinin en önemli değerlenme alanları arasında yerini almış, kar alanına dönüştürülen sağlık hizmeti ise sürekli kışkırtılarak daha fazla talep edilir hale getirilmiştir.
Bu sistem ile bugün için sağlıkçı kimliğine sahip insanların mesleki pratiği, otomobil veya ayakkabı fabrikasındaki emekçilerin çalışma biçimleri ve çalışma amaçları nasıl belirleniyorsa aynı yöntemlerle aynı amaçlar gözetilerek belirlenmektedir. Sermaye yatırımlarının hizmet alanına da girerek genişletilmesiyle toplumsal emek her alanda her zerresine kadar sermaye birikim kaynağına dönüştürülmektedir. Sağlık emekçileri açısından net ifade etmek gerekirse artık radyoloji teknikerinin, hemşirenin, hekimin, hasta bakıcının emeği aynen banka çalışanının, metal işçisinin, tarım işçisinin emeği gibi, burjuvazi açısından benzer denetim aygıtları ile kontrol edilir ve tek bir amaca hizmet eder ki bu da: Karşılığı ödenmemiş emek üzerinden artık değer elde etmektir. Ağır ve tehlikeli işler kapsamında olan bir işkolunda angarya ve düşük ücretle çalışan, mobbinge uğrayan ve gelecek kaygısı içindeki yüzbinlerce sağlık emekçisi sistemin çarklarını ölesiye çevirmeye başlamıştır.
Halk ise; sanal kuyruklar, artan cepten ödemeler, kısalan muayene süreleri, bulunmayan ilaçlar, evlerinden uzak hastaneler gitmek için harcanan paralar ve yolda geçen zamanlar, devasa hastane koridorlarında rahatsızlıklarına derman bulamayan sağlık sisteminin şekillenişinde etkisiz milyonlar haline gelmiştir.
Dönüşümün etkileri sadece bunlarla sınırlı kalmadı. Sağlık bütçesinde koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın giderek azaltılması, özelleştirme politikaları ile işveren haline getirilen hekimler, elamana dönüştürülen sağlık emekçileri, sağlık ocakları yerine merdiven altlarına, apartman altı dükkânlara, cami altlarına konumlandırılan ASM’ler… Pıtrak gibi açılan tıp fakülteleri, sağlık meslek yüksekokulları ile niteliksiz hale getirilen sağlık eğitimi… www.yenicizgihaber.com
Dünyada programı uygulamaya başlayan ülkelerin sağlık sistemlerinde kamusal sağlık hizmetinde yaşanan tahribatı gördükçe SDP’nin ülkemiz için uygun olmadığını söyleyerek hep karşı çıktık. İlk günden itibaren itiraz ettiğimiz ne var ise tek tek gerçekleşmeye başladı. Söylediğimiz her şeyde haklı çıktık” şeklinde konuştu. www.yenicizgihaber.com
Depremzede Sağlık Emekçileri ve Halkımız İçin Taleplerimiz:
1- Çadır kentler ve konteyner kentlerin toplama kampı gibi görülmesi ve dizayn edilmesinden derhal vazgeçilmelidir. Buraların yaşam alanı olduğu, uzun süre kalınacağı görülerek bir düzenleme yapılmalıdır. Mevcut çadır kentler bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamakta, yangın tehlikesi ile yeni felaketlere yola açabilecek ve yakıt olarak kullanılan kömür zehirlenmelerinden kaynaklı ölüm sayılarının artmasına neden olacak şekildedir. Bu konuda uluslararası standartlar bellidir. Sendikamız SES ve TTB’nin önerileri dikkate alınmalıdır. www.yenicizgihaber.com
2- Çadır kentler ve konteyner kentlerde kurulan tuvaletler kadınlar açısından daha güvenilir, aydınlık ve yaşam alanlarına yakın olacak şekilde yeniden ele alınmalı, hijyen sorunu çözülmelidir.
3- Çadır kentler de özellikle kadınlar ve çocuklara yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları acilen başlatılmalıdır. Birçok çadır kentte kadınların çadır dışına çıkmadığı gözlemlenmektedir. Her kentin kültürel durumunu da gören bir yerden kadınların çadır kentteki toplumsal yaşama katılımı için tedbirler alınmalıdır. Çadır kent yönetimlerinde yaşayanların aktif katılımını sağlayan mekanizmalar geliştirilmelidir.
4- Temiz ve ulaşılabilir su sorunu ivedilikle çözülmelidir. Çadır kentlerde dağıtılan yemekler günlük besin ihtiyacını karşılamaya yetecek derecede olmalıdır. Özellikle çocuklara çok sayıda abur cubur yiyecekler dağıtılmakta ve sağlıkları için sorun teşkil edecektir.
5- Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalıdır. Kronik hastalıkları olanlar, bakıma muhtaç ve engelli olanların tedaviye erişimleri için tedbirler alınmalıdır. Hiçbir depremzededen tedavi süreçleri ve tüm kentler normale dönünceye kadar ücret (muayene, ilaç katılım vb.) alınmamalıdır. www.yenicizgihaber.com
6- Üniversite eğitim sürecini aksatmayacak şekilde depremzedelerin yurtlar yerine kamu misafirhanelerinde barınmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki böylesi dönemlerde psiko-sosyal destek açısından en iyi sağaltım yolu toplumsallaşmadır. Okullar da toplumsallaşmanın araçları olarak değerlendirilerek bir an önce yüz yüze eğitime geçilmelidir.
7- Köylere yönelik sağlık taramaları kamusal olarak başlamalı ve köylerde uygun fosseptiklerin kurulması, banyo sorununun çözülmesi ve koruyucu sağlık bilgisinin verilmesine çalışılmalıdır. Çöplerin bertaraf edilmesi sağlanmalı ve köylerde yaşayanlar da bu konuda bilinçlendirilmelidir.
8- Enkazların kaldırılması sırasında insanların sağlığını olumsuz etkilememesi için toz yaratmayacak şekilde enkazlar sulanmalı, enkaz kaldırmada çalışan personel için işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı, yeni sağlık sorunlarına ve çevre felaketlerine yol açmayacak şekilde uygun yerlere taşınması sağlanmalıdır. Enkaz kaldırma işini üstlenen şirketler çalışmayı yürütürken her aşamada denetlenmelidir.
9- Depremin yıkıcı etkilerinin en fazla yaşandığı Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş başta olmak üzere deprem bölgesinde görevli kamu emekçilerinin hiçbir koşul aranmadan tayinleri istedikleri yere yapılmalıdır.
10- Tayin istemeyen sağlık ve sosyal hizmet emekçileri en az 3-6 ay ücretli izinli sayılmalıdırlar. Bir şekilde deprem bölgesinden ayrılıp çeşitli kentlerde çocuklarını okullara yerleştirilenler, kendilerine barınma koşulları bulanlar deprem bölgesinde durum normalleşinceye kadar 3-6 aylık ücretli izin süreleri bittikten sonra bulundukları illerde 1 yıllığına geçici görevle çalışmaları sağlanmalıdır.
11- Hiçbir şekilde deprem bölgesinden ayrılmayan ve geçici görevlerle dönüşümlü olarak deprem bölgelerine gönderilen sağlık ve sosyal emekçileri personeli için uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlanmış yaşam alanları oluşturulmalı ve çocuklar için 24 saat süreyle hizmet verecek kreşler açılmalıdır.
12- Depremzede sağlık emekçileri için istediğimiz talepler Üniversite hastaneleri personeli için de hayata geçirilmelidir. Üniversite hastanesi personeline uygulanan ayrımcılıktan vazgeçilmelidir. www.yenicizgihaber.com
Ülkemiz bir seçim sürecine girmiştir. Yıllardır hükümetlerin uyguladıkları sağlık politikaları sonucunda sağlık sistemi ve sağlık emekçileri enkaz altında kalmışlardır. Bizler elbette sorumlulardan bunun hesabını hem hukuksal hem de demokratik yöntemlerle soracağız. Ama öncelikle bilinmesini isteriz ki bu ülkenin aynı zamanda seçmenleri olan biz sağlık emekçilerinin aşağıdaki taleplerini görmezden gelen ve acil çözümlemek için politika geliştirmeyenlere sandıkta gereken cevabı vereceğiz. Acil çözülmesi gereken taleplerimiz:
- Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin, performans, ek ödeme-teşvik değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin
- OECD ortalamasında kadrolu ve güvenceli personel istihdamı yapılsın. Tüm personel kadrolu ve tek statüye geçirilsin.
- Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
- Liyakatsiz atamalara, mobbinge, baskılara derhal son verilsin.
- Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın
- Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın.
- Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dahil olsun
- Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılsın. Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçe, kamu sağlık kurumlarına aktarılsın
- Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun. Kamu sağlık kurumlarında idareciler kriterlere uyanlar arasından o kurumlarda çalışan kişilerce seçilsin.
- Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğundan, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak ödensin ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere ayrımsız olarak uygulansın. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ