Devlet Bahçeli: '2023 yılında Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan'dır'

Devlet Bahçeli: '2023 yılında Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan'dır'

 

KAYSERİ- Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Onlar varsın aday falı açsınlar, 'o mu olsun, bu mu olsun' diye masaları aşındırsın. 2023 yılında Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de cumhurbaşkanı olmalıdır. Arzumuz budur, arayışımız budur, amacımız budur, mücadelemiz bu hedefe ulaşmak maksadıyla icra ve ifa edilmektedir" dedi.

 

Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde alanı dolduran vatandaşlara seslenen MHP Lideri Bahçeli; "Bakıyorum da, Kayseri yine çok güzelsin, yine düşman çatlatıyorsun, yine ve yeniden güven veriyorsun. Bu muhteşem heyecanınıza, bu gıpta edilecek coşkunuza, göz kamaştıran sevginize helal olsun diyorum. Başını çevirince Erciyes'i görmüyorsan, bu nice yaşamaktır? Başını kaldırınca bayrağı görmüyorsan, bu nasıl var olmaktır? Hamd olsun başımız diktir, bahtımız açıktır, Kayseri ayaktadır. Bastığımız toprak belli, tuttuğumuz bayrak belli, mensup olduğumuz millet bellidir. Ve adı Türk'tür, nitekim ezelden ebede büyük bir kültür, tarih ve medeniyet hazinesidir. Yürekten inanmaktayım ki, bugünkü açık hava toplantımız, millet hayatımızda ve milli tarihimizde, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 2023 umutlarının müjdesi olarak anılacaktır. Türkiye üzerinde melanet kurgusu olanların Kayseri'nin ihtişamına bakarak kendi hisselerine düşen gerekli dersleri çıkarmalarını tavsiye ediyorum. Buradan yükselen ses, Türkiye'nin milli onurunu, milli haysiyetini kıyamete kadar koruma ve kollama iradesinin bir meydan okumasıdır" dedi.

 

 

"SULTAN VAHDETTİN'İN EKSİĞİ, GEDİĞİ, KUSURU OLSA DA, ASLA HAİN DEĞİLDİR"

 

Son günlerde tarihimizi tartışmaya açma girişimlerinin vahim bir insafsızlık, vandal bir ilkesizlik düzeyine ulaştığını dile getiren Bahçeli, "Bu tabloyu müteessir bir duyguyla takip ediyor olmak çok hazindir. Dünyanın hiçbir yerinde atasına ve milli anılarına ülkemizdeki bir güruh kadar yaralayıcı, hakaretamiz ve yıkıcı konuşan yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde milli kimliğe ve tarihi köklere bu denli saldırgan, bu denli tahammülsüz hain ve haşarat yığını görülmemiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son Padişahı Sultan Vahdettin 'hain miydi, değil miydi?' Revaçtaki münakaşa budur. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a gönderilmesindeki asıl mana ve maksat üzerinde fikir ve görüş ayrılıkları, sürekli ikmal edilen nifak adımları çok tehlikeli boyutlar kazanmaktadır. Kadir kıymet bilmeyen Türk ve Türkiye muhalifi kaymak bir tabaka bayağı ezberlerini sıralarken bizi biz yapan değer hükümlerini açıkça ve alçakça hedef almaktadır. Tarihte gerçekte ne olup bittiğinin araştırması, analizi ve açıklaması tarihçilerimizin işidir. Bize düşen buna saygı duymaktır. Ancak biz tarihimizi ve ecdadımızı ideolojik gayelerle suçlama yarışına giren köksüzlere müsaade etmeyiz, hepsinin birden alnını santim santim karışlarız. Türk tarihi onların tarihi değildir. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun güncellenmiş, geçmişin rotasına eklemlenmiş ve gücüne güç katmış bir devamıdır. Milli Mücadele'yi zaferle buluşturan, cumhuriyeti cumhurla kucaklaştıran kahramanlar kuşağı hep birden Osmanlı İmparatorluğu'nun ya bir paşası, ya bir düşünürü, ya da inanmış bir devlet görevlisidir. Kan aynıdır, kader aynıdır, karar aynıdır, kadro aynıdır, karakter aynıdır. Hepsi birlikte Türk milletinin şerefli evlatlarıdır.

 

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkaca bir seçenek kalmadığından uzun bir süredir hazırlığı yapılan, senaryosu üzerinde çalışılan stratejik bir hamlesiyle, operasyonel bir tercihiyle, her ihtimali hesaplanmış basiretli bir tecellisiyle vücut bulmuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı Türklüğün asırlar boyunca mahfuz tuttuğu, bağımsızlığının ve bekasının tehlikeye düştüğü anda cemre gibi gönüllere düşen muhteşem bir atasözü, müktesebatı olan dev bir atılımıdır. Esasen Samsun'a çıkan tarihin her döneminde oluşmuş ve olgunlaşmış Türk devlet ruhudur, Türk devlet onurudur. Kurtuluş Mücadelesini başlatan Ötüken ufkudur, Söğüt şuurudur, Türk milletinin hürriyetine düşkün oluşudur. Elbette o dönemlerin hükümetlerinin yanlışları olabilir, hatalı kararları olabilir, acziyetleri olabilir, teslimiyetçi özellikleri de görülebilir. Ancak bu mümkün ve muhtemel olumsuzluklar gerçeğin büyük resmini asla değiştiremez, tarihin kolonlarını yerinden oynatamaz. Yine üzerinde ısrarla durmak isterim ki, Oğuz neslinden, Kayı'sından Kınık'ından, 24 boyunun tamamından hain çıkmaz, çıkmamıştır. Türk hakanları arasında hıyanete teşne tek bir isim gösterilemez. Sultan Vahdettin'in eksiği, gediği, kusuru olsa da, asla hain değildir" dedi.

 

 

"MASA DAĞILACAĞI KADAR DAĞILDI"

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun altılı masanın cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpındığını aktaran Bahçeli; "HDP'yle çok kirli bir ittifak içindeler. FETÖ'ye boyun eğmiş vaziyetteler. PKK'nın dümen suyuna girmiş haldeler. Bu nedenle zilletin ta dibindeler. Küresel emperyalizmin köle gibi izindeler. Türkiye düşmanlarının emrindeler. Türkiye'nin izmihlaline hizmetteler. Milli birlik ve kardeşlik bağlarımızı koparmanın derdindeler. Etnik ve mezhep temelli bölücülüğü kaşımanın hevesindeler. Türkiye ekonomisini kötülemenin peşindeler. Yunan tezlerine destek vermenin hedefindeler. Terörle mücadeleyi bitirmenin niyetindeler. Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Karabağ'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Mavi Vatan'da Türkiye'nin müessir mücadele gücünü, haklı ve meşru varlığını tartışmaya açmanın emelindeler. CHP, İP, HDP, SP, Gelecek ve Deva'nın yanında TİP, TKP, Emek Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Toplumsal Özgürlükler Partisi de zilletin göbeğindedir. Açık veya örtülü olsa da, bunların cümle kapısı birbirine açılmaktadır. Kılıçdaroğlu bu zillet koalisyonunun Cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpınmaktadır. Gelişmeler can sıkıcı olunca CHP yönetimi mayasız masa ittifakını tehdit noktasına gelmiştir. Kılıçdaroğlu eğer aday olmazsa, 'Alevi olduğu için reddedildi algısı' yerleşirmiş. Bunu toplum ve demokrasi hazmedemezmiş. Üstelik altılı masa da dağılırmış. Masa dağılacağı kadar zaten dağıldı, ancak CHP yönetiminin diğer uçuk kaçık ve karanlık söylemlerinin ahlaki ve makul hiçbir yanının bulunmadığı da ortadadır. Alevi inancına sahip kardeşlerimizi tahrik eden dil bölücü, ayırıcı, kutuplaştırıcı ve nefret saçan bir dildir. Bu bühtanı ağzına alanlar Türk milletinin varlığından, birliğinden, kardeşliğinden, yükseliş ve diriliş gayesinden çok rahatsız olan namertlerdir. Alevi'si de bizim, Sünni'si de bizim, Caferi'si de bizimdir. Türkü de biziz, Kürdü de biziz, biz Türk milletiyiz. CHP'nin bu melun iddiası milli güvenliğimize tehdittir. Benden sonrası tufan anlayışına saplanıp kalan bir siyaset kofluğundan Türkiye'ye gelecek yalnızca hüsrandır. Türk milleti bu tip bir azgın fitneye geçit vermeyecektir" diye konuştu. İHA

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri