ANKARA- DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen suç örgütü ve benzeri yapıların tüm yönleriyle araştırılması, olayda sorumluluğu ve ihmali bulunan tüm kurum ve kişilerin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi.
Önergede şu ifadeler yer aldı:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen suç örgütü ve benzeri yapıların tüm yönleriyle araştırılması, bu olayda sorumluluğu ve ihmali bulunan tüm kurum ve kişilerin belirlenmesi, bu sürecin hızlı, şeffaf ve etkili bir şekilde yürütülmesinin sağlanması, amacıyla Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.
GEREKÇE
İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen suç örgütüne ilişkin süreç, CİMER'e ulaşan ihbarın Mayıs 2023'te İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne bildirilmesiyle başlamıştır. İhbar üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve yapılan çalışmalar sonucunda çarpıcı iddialar ortaya çıkmıştır.
Sağlık Bakanlığı ve SGK pek çok özel hastaneyle olan sözleşmelerine bağlı olarak, doğum sonrası bebek ölümlerini azaltmak için yenidoğanların kaldığı yoğun bakımlara günlük 8000 TL ödeme yapmaktadır. Soruşturma sonucunda söz konusu örgütün devletin gün bazlı hesaplanarak ödemesini yaptığı "yoğun bakım tedavisi" kapsamında "sözde tedavi" uygulaması üzerinden kazanç edebilmek adına 19 özel hastane ve birçok "112 Acil" personelini organize ettiği ortaya çıkmıştır.
İddianameye de yansıyan yüzlerce sayfalık raporda, hastane denetimlerinde, bazı özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde doldurulması gereken bazı defterlerinin doldurulmadığı, bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığı ortaya çıkmıştır.
İddianamede, çetenin liderliğini Dr. Fırat Sarı'nın yaptığı, Dr. İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in de çetenin yönetiminde yer aldığı belirtilmektedir. Çetenin ana amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranını artırmak ve SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu görülmüştür. Çete, 112 Acil Servis çalışanları ile iş birliği yaparak, kamu hastanelerine yönlendirilebilecek bebeklerin özel hastanelere sevk edilmesini sağlamış, yoğun bakımda kullanılmayan ilaçlar tüketilmiş gibi gösterilip üçüncü şahıslara satılmış, bazı vakalarda, bebeğin sağlık durumu uygunsuz hastanelerde tedavi edilerek ölümle sonuçlanan ihmaller yaşanmıştır. Çetenin bu yolla şu an itibariyle tespit edilen en az 12 bebeğin ölümünden sorumlu olduğu iddia edilmektedir. Her geçen gün yeni iddialarla ne yazık ki bu sayının çok üzerinde çocuk ölümlerinin yaşandığı öngörülmektedir.
Şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerden tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu belirlenmiştir.
Soruşturmada adı geçen hastanelerden şimdilik Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesinin ruhsatları iptal edilmiştir.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne gönderilen yazının ardından başlatılan taburcu ve sevk işlemleri tamamlanmış; bu kapsamda sevk işlemleri tamamlanan Özel Silivri Kolan Hospital, Özel Güney Hastanesi, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Bağcılar Özel Şafak Hastanesi ve Özel Bağcılar Medilife Hastanesi mühürlenmiş, bu hastanelerin tabelaları indirilmiştir. Bu hastanelerdeki hastalar, Sağlık Bakanlığına bağlı ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmiştir. Özel Reyap İstanbul Hastanesi ile Özel Birinci Hastanesindeki yoğun bakımda olan hastalar dışındaki hastaların da sevki tamamlanmıştır. Bu skandal nedeniyle hem bu hastanelerde tedavi gören hastalar hem de hastanelerde görev yapan ve bu suça bulaşmamış diğer tüm sağlık emekçileri de mağdur olmuşlardır.
İsimleri sayılan bu hastanelere her geçen gün başka hastaneler, yeni iddialarla eklenmektedir. Skandalın boyutunun hem kapsamı, hem de yaşanan mağduriyetler açısından görünenden çok daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Bu hastanelerin yenidoğan suç örgütü ile anlaşarak bebek yoğun bakım ünitelerini işlettiği, hastaların uzun süre bu ünitelerde kaldığı öne sürülmektedir. Suçlamalar, yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin, hastaneler için bir gelir kapısı olarak kullanıldığını ve bebeklerin hayatlarının tehlikeye atıldığını göstermektedir.
Bu nedenle olayda yer alan sadece örgüt üyelerinin değil, bu yeni doğan bakım ünitelerine yönlendiren 112 komuta servisi çalışanlarının, onları o görevlere getirenlerin, denetleme yapmayan ilgili tüm bakanlıkların ve kamu görevlilerinin sorumluluğu ve ihmalleri araştırılmalıdır. Yine bu yenidoğan çetelerinin başka illerde de olduğuna dair iddialar da basına yansımaktadır. Bunların yanında Anjiyo Çetesi, Ortopedi Çetesi, Yaşlı Bakım Çetesi, Organ Nakli Çetesi, Laboratuvar Çetesi, Kanser Çetesi, Diyaliz Çetesi, Organ Nakli Çetesi, İlaç Çetesi vb. gibi daha birçok çete ve şebekelerin olduğu iddiaları da vardır ve hepsi tek tek araştırılmalı, denetim ve soruşturma süreçleri başlatılmalıdır.
Devlet hastanelerine 2003 yılı itibariyle ne kadar çok hasta bakılırsa ciroya göre devletin döner sermayeden ödeme yaptığı ‘performans’ sistemi denilen bir sistem getirilmiştir. Bu sistemin sonucu piyasacı ve kâr odaklı anlayış Yenidoğan Çetesi gibi bir insanlık dışı oluşumu ortaya çıkarmıştır. Bu skandal, sağlıkta piyasacı dönüşümün, denetimsizliğin vahim sonuçlarından biridir; çözüm ise kamucu, eşit, ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli bir sağlık sistemindedir.
Yenidoğan bebeklerin bile para uğruna canice katledildiği bu skandal, iktidarın yıllardır uyguladığı kapitalist neoliberal politikaların, sağlıkta özelleştirmenin sağlık sistemimizde yarattığı büyük çöküşün en somut kanıtıdır ve tüm yönleriyle araştırılmaya muhtaçtır.
Tüm bu gerekçelerle bu olayın tüm boyutlarıyla araştırılması, sorumluların hesap vermesi ve benzer durumların bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurulmasını ve Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.