Başbakan Binali Yıldırım, "Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Uluslararası hukuktan da, kendi hukukumuzdan da doğan bir haktır. Bizim amacımız bölgede terör varlığını sona erdirmek" dedi.
Başbakan Yıldırım, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) binasında düzenlenen AFAD Araç Teslim Töreni’ne katıldı. Programda konuşan Yıldırım, AFAD’ın 2009 yılında kurulan genç bir kuruluş olduğunu anımsatarak, AFAD’ın ilk sınavını Van depreminde verdiğini söyledi. Yıldırım, Van depreminde AFAD’ın etin kemiğe bürünmesi ve memleketin her tarafında organize olması gerektiğini gördüklerini belirterek, Van depreminin AFAD’ın ondan sonraki istikametini, yapılanmasını belirleyen önemli bir felaketin başlangıcı olduğunu kaydetti.
Van depreminde hükümetin geçmiş dönemlerdeki acziyeti yaşamadığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, "1999 depremini yaşadık, bizatihi içindeydik. Van depreminde de hükümetteydik. İki olayı gözümün önüne getiriyorum, karşılaştırıyorum, muaazzam bir fark var. 1999 Marmara depreminde Ankara 2 gün deprem bölgesiyle irtibat kuramadı. Felaketin boyutu nedir bunu dahi anlayamadı. Anlayamadılar çünkü iletişim ve ulaşım tamamen kesilmişti. Van depreminde İstanbul’da, Haliç Kongre Merkezi’ndeydik. Deprem haberi gelir gelmez hemen Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakandı irtibata geçtik. 4 saat sonra deprem bölgesinde Başbakan ve en az 5 tane Bakan orada hazırdık. Bir önemli fark da bir saniye dahi iletişim kesilmedi. Biz daha önce oralara seyyar istasyonlar kurmuştuk. Sadece Van’a değil Türkiye’nin 25 bölgesine kurmuştuk. Bunlar hemen harekete geçti ve anında bilgilendirme yapıldı. Hatta orada yaşadığım bir olayı da anlatmak istiyorum. Eskiden gelen bir alışkanlıkla muhabirler ilgi çeksin diye abartarak anlatıyor. ’Burada iletişim yok, yollar kapalı’ diyor ekranda da ’canlı yayın’ diye yazıyor. Canlı yayında bunları söyledi. Kendi kendini tekzip eden bir yayın yapıyor. Uyardık onları, ’bakın iletişim yoksa siz bu canlı yayını nasıl yapıyorsunuz?’ dedik. Sonra uyandılar. Orada ne oldu? Yeniden bir Van inşa edildi. Devlet hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı, bir yılda 5 milyarın üzerinde para harcandı. Bir yıl içerisinde 30 bin konut yapıldı. Yıllar önce, daha benim gençlik yıllarımda Varto depreminin konutlarını bizim dönemimizde tamamladılar" diye konuştu.
"99 yeni araç Türkiye’nin çeşitli yerlerine gönderiliyor"
Yıldırım, Türkiye’nin son 15 yılda sadece sınırlarında değil, dünyanın bir çok yerinde de gerekli desteği veren hale geldiğini söyledi. AFAD’ın bugün gücüne yeni bir güç kattığını ifade eden Yıldırım, "Bugün, 99 yeni aracı ülkenin çeşitli yerlerine gönderiyor. Oradaki imkan ve kabiliyetini arttırıyor. Arakanlı Müslümanların orada çektiği çileyi gördük. Orada da AFAD’ı, Kızılay’ı, TİKA’yı, Türkiye’yi, Türk bayrağını, insanlığı gördük. Ülkemiz, bütün yardımlarda milli gelirine kıyasla en fazla yardım yapan, en fazla cömertlik gösteren ülke unvanına sahip. Veren el, alan elden her zaman üstündür. Bu da önemli bir özelliğimizdir. Biz, bunun başka türlü faydasını zaten görüyoruz. Bir mazlum, çaresiz bir insanın duası bazen çok büyük kabiliyetlerle yapamayacağınız işlere karşılık gelir. Onun için biz inancımızdan, ecdadımızdan, geleneklerimizden aldığımız bu yardım etme hasretimizi bundan sonra da arttırarak devam ettireceğiz" şeklinde konuştu.
"Biz, hayatı tehlikede olan insanlara kapıları kapatamayız"
Ülkelerindeki iç karışıklıklardan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilere yapılan yardımların eleştirilmesine ilişkin Yıldırım, "Bazen ileri geri laflar ediliyor. ’3.5 milyon Suriyeliye neden bu kadar para harcıyorsunuz?’ diyorlar. Empati yapmak mecburiyetindeyiz. Biz hayatı tehlikede olan, yerinden, yurdundan kaçmak, bütün hatıralarını geride bırakmak zorunda olan insanlara kapıları kapatamayız. Bizim inancımız da bu yok. Tabii ki bağrımızı açtık, sofralarımıza onları dahil ettik. Bunu asla bir para, hesap, kitap meselesi yapmadık, yapmayız. O insanlar orada işler düzelince gidecek. Hiç kimse memleketinden ayrı sonsuza kadar yaşayamaz" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, Fırat Kalkanı Harekatı ile 2 bin kilometrekarelik alanın temizlendiğini, 80 bin kişinin oraya giderek yerleştiğini anımsatarak, "Eğitimlerini alıyorlar, sağlık hizmetlerini alıyorlar, her türlü terör tehdidinden emin bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. AFAD, Kızılay, TİKA gibi kuruluşlarımızla ulaşılamayan coğrafyalara ulaştık, kimsenin yardım eli uzatmadığı yerlere de yardımlarımızı götürdük. Bu bizim ülkemiz için büyük bir itibardır, büyük bir değerdir" dedi.
"Deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür"
Türkiye’nin depremlerle yaşamaya mecbur olan bir ülke olduğunu kaydeden Yıldırım, şunları söyledi:
"Doğudan batıya, kuzeyden güneye her yer deprem bölgesi. Deprem haritası güncellendi, nerede tehlike var biliyoruz. Bundan sonra eğer depremlerden büyük felaketler olursa ’bunu ne yapalım?’ deme şansımız yok. En azından bundan sonra yapılacak yapılarda bu bilincin yerleşmesi lazım. İlkokuldan başlayıp üniversiteye kadar vatandaşın böyle bir bilince ulaştırılması lazım, eğitilmesi lazım. Aslında deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür. Eğer tedbiriniz yoksa, önceden böyle bir tehlike ile karşılaştığınızda ne yapacağınızı bilmiyorsanız sıkıntı var demektir. Panik nerede olur? Eğer daha önce bu olayın senaryosunu çalışmadıysanız, ne yapacağınızı bütün bu işin paydaşlarıyla defalarca provasını yapmamışsanız panik olur. Panik olunca da elinizde ne kadar imkan olursa olsun bir iş yapamazsınız. Bakıyorsunuz AFAD kimseden bir şey beklemiyor. Bir olay anında bakıyorsunuz herkes organize olup oraya gidiyor. Bu bizim büyük bir başarımız. Kimse ortalıkta bağırmıyor, koşuşturmalar yok. Sistem kurulmuş, herkes ne yapacağını biliyor, birbirleriyle ortak iletişim kanalları var, anında oraya gidiyor. Dolayısıyla vatandaş darda kaldığında devleti yanında bulursa o hükümete güven artar."
"99 tane donanımlı araç bugün teslim ediliyor"
Yıldırım, AFAD’ın önümüzdeki dönemde de afet veya diğer acil müdahale gerektiren durumlarda oluşacak hasarı en aza indirecek çalışmalarına devam edeceğini dile getirerek, "Bu tür çalışmalar bazen arazi şartları kötü olsa dahi yapılmak durumunda. En zor durumlarda dahil acil müdahale için şehiriçi, şehirlerarası ve arazi hizmetlerini kolaylaştıracak taşıtları bugün bir miktar daha hizmete alıyoruz. Burada 8 adet T5 sınıfı minibüs, 80 adet T8 sınıfı pikap teslim ediliyor. Ayrıca savunma için gerekli 11 adet mobil dekontaminasyon aracı da ilgili birimlere ulaştırılıyor. Böylece toplam 99 tane donanımlı araç ihtiyaç halinde hizmet görmek üzere bugün teslim ediliyor. Hayırlı, uğurlu olsun. AFAD’ın Türkiye genelinde de 25 tane lojistik deposu var. Bu depolara şu anda 2 tane daha ilave ediliyor, bunun çalışmaları da yapılıyor. Burada çadırlar, battaniyeler, diğer ihtiyaç olan malzemeler var. Bu iki tane ile birlikte imkan kabiliyeti de daha da arttırılmış olacak" diye konuştu.
"Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak"
Türkiye’nin zor bir coğrafyada olduğuna dikkat çeken Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her bakımdan zorluklarımız var. Sadece afet konusunda değil, terör bakımından da büyük zorluklar yaşıyoruz. Yıllardan beri terörle mücadelemiz devam ediyor. Ama son iki senede teröre karşı savunma değil, taarruz esaslı yaklaşımlarımızdan dolayı ülkenin her köşesinde devlet otoritesi tam anlamıyla sağlanmış durumda. Ama bu yetmez. Çünkü hudutlarımız dışında yeni terör alanları oluşturuluyor. Bunlara karşı da gerekli tedbirleri almamız lazım. Bir yandan sınırlarımızda fiziki güvenlik tedbirlerimiz arttırıyoruz. Bir yandan da sınırlarımız ötesinde saldırılara karşı gerekli karşılığı veriyoruz. Fırat Kalkanı Harekatının esası da budur. Oradan Kilis başta olmak üzere, Gaziantep bölgeye ulaşan tehditlere karşı gerekli operasyonlar yapıldı ve Allah’a şükür orada sıkıntı yaşanmıyor. Benzer şekilde yine güney sınırlarımızın herhangi bir yerinde bu ve buna benzer sınır güvenliğimizi tehdit eden olaylar oluyor. Bunlara da karşılığı aynı şekilde vereceğiz. Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamahayla karşılanmayacak. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Uluslararası hukuktan da, kendi hukukumuzdan da doğan bir haktır. Bizim amacımız bölgede terör varlığını sona erdirmek. Zaten yıllardan beri çok acı çeken bölge halkının yeni acılara tekrar maruz kalmasının önüne geçmek. İdlib’de biliyorsunuz rejim güneyden girdi, bir sürü insan kuzeye doğru hareket ediyor. Afrin’de de aynı şekilde sınırlarımıza doğru yönelme var. Bunların tedbirlerini alacağız. Bu konuda da hiçbir tereddüt yok. Kimsenin de bize nasihatte bulunmasına gerek yok. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Sadece vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var."
"Biliyorsunuz yolların kralı yok kuralı var"
Bugünün karne günü olduğunu anımsatan Yıldırım, yaklaşık 18 milyon öğrenci ile 1 milyon öğretmenin tatile girdiğini söyledi. Öğrencilerin tatilde iyi vakit geçirmelerini umduğunu belirten Yıldırım, "Umarım ikinci yarı yıla daha zinde, heyecanlı ve hazır olarak dönmüş olurlar. Öğretmenlerimiz de bu dönemde yoğun bir mesai geçirdiler. Öğretmenlerimize teşekkür ediyorum. Öğretmenlerimiz, yavrularımızı geleceğe hazırlıyor. Fedakarlık içinde bu görevlerini yerine geriyorlar, hatta Doğu ve Güneydoğu’da bu uğurda canlarını veren öğretmenlerimiz var. Şehit öğretmenlerimizi de rahmet ve şükranla anıyorum. Bir çok vatandaşımız tatil dolayısıyla yola çıkacak. Tatile gidenler lütfen kış şartlarını dikkate alarak tedbirli olalım. Biliyorsunuz yolların kralı yok kuralı var. Kurallara uyalım, sevdiklerimizi üzmeyelim" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım: "türkiyenin Milli Güvenliğini Tehdit Eden Hiçbir Oluşum Asla Müsamahayla Karşılanmayacak"
Başbakan Yıldırım: "türkiyenin Milli Güvenliğini Tehdit Eden Hiçbir Oluşum Asla Müsamahayla Karşılanmayacak"