10 Ekim Ankara Gar katliamının yıl dönümüne ilişkin Kadıköy’den seslenen binler, “Sorumluları unutmayacak, unutturmayacağız” dedi.
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim Ankara Gar katliamın yıl dönümüne ilişkin Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelerek basın açıklaması düzenledi.
Açıklamada, “Katilleri tanıyoruz katliamların hesabını soracağız” yazılı pankart açılırken, “Suruç için Adalet 10 Ekim için adalet”, “Unutmak yok affetmek yok” ve “Faşizme ölüm tek yol devrim” dövizleri taşındı. Sık sık, “Katil İŞİD işbirlikçi AKP”, “Unutma unutturma”, “Şehid namırın” ve “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek” sloganlarının atıldığı açıklamada, katliamda yaşamlarını yitirenlerin resimleri taşındı. Polisin engellemelerine rağmen anma gerçekleşti.
Anmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, HDP il ve ilçe örgütleri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Devrimci Gençlik Birliği (DGB), Öğrenci Dayanışması, Kaldıraç, Ezilen Halkların Partisi (EHP), Devrimci Hareket, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Emek Partisi (EMEP), Anarşist Gençlik ve Devrimci Partili İşçiler üyelerinin de aralarında bulunduğu bine aşkın kişi katıldı.
Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan 10 Ekim Derneği üyesi Özer Değirmenci, alanda yüzlerce kişinin aynı duygu ile toplandığını ifade etti. DAİŞ saldırısını anımsatan Değirmenci, saldırıyı “Türkiye tarihinin en büyük kitle katliamı” olarak tanımladı.
Katliam sonrasında açılan davaya da işaret eden Değirmenci, “Ana dosyadan tefrik edilen firari sanıkların yargılandığı dosya, Türkiye’de ilk defa İnsanlığa Karşı Suç kavramının yargıya konu edilmiş dosyası oldu. Bu yönüyle 10 Ekim Katliamı, Türkiye siyasi tarihi ve yargı tarihi bakımından da kamuoyunu ilklerle buluşturan bir konumdadır. Hali hazırda ceza dosyası kapsamında 16’sı firari, biri tutuklu 17 sanık yönünden yargılama devam etmekte. Nitekim, 5 yıldır katıldığımız her duruşmada, katliamda ihmali olan kamu görevlilerinin ve sorumlulukları bulunan siyasetçilerin de yargılanması gerektiğini dile getirdik. Mahkeme salonlarında denk gelmediğimiz adalet, kamuoyu vicdanında da tecelli etmiştir” diye belirtti.
‘ÇOCUKLARIMIZ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?’
Katliamın yaşandığı dönemin karanlık olduğunu dile getiren Değirmenci, yaşanan cinayetlerin siyasi cinayet olduğunu ifade etti. Değirmenci, “Yakın tarihimizin en karanlık döneminin aydınlığa kavuşması için siyasetçileri de ellerine vicdanlarına koymaya, gerçekleri açıklığa kavuşturmaya çağırıyoruz: Türkiye’nin barış umuduna darbe vuran, insanları sokağa çıkamaz hale getiren 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşanan olayların sorumlusu kimdir? Bizim çocuklarımız neden öldürüldü? Bilinmelidir ki, insanlığa karşı işlenen bu suçların faillerini gizleyenler, bu suçların ortağıdır. İktidarını korumak için toplumu kaos ve şiddet sarmalına sürükleyenleri asla unutmayacağız. Kardeşlerimizin hayatlarından, bizlerin acılarından oy devşirenleri asla affetmeyeceğiz” ifadelerinde bulundu.
Suruç ve Diyarbakır’da olan katliamların yeterince üstünde durulmadığına dikkat çeken Değirmenci, “Eğer bu katliamların failleri bulunsaydı Ankara’da ki katliam yaşanmazdı” dedi. Değirmenci, “Kamusal sorumluluğun katliamlardaki yerinin ortaya koyulabilmesi, ‘devletin hizmet kusuru’ olduğunun bir mahkeme kararında geçebilmesi adına açmış olduğumuz tam yargı davalarının pek çoğunda artık Danıştay aşamasına gelinmiş bulunmaktadır. 2021 yılı Temmuz ayında Danıştay tarafından verilen, devletin bu katliamlardan dolayı ‘kusursuz’ olduğu ve ölenlerin, yaralananların kusurlu ve borçlu çıkarıldığına dair kararı, katliamın 6. Yılında vicdanları yaralamaktadır. İlk derece mahkemelerde açık ve bariz kamusal kusura işaret edilirken üst mahkeme süreçlerinde devletin sosyal risk sorumluluğundan dahi bahsedilmemesi büyük bir çelişki ve sorundur. Elbette ki, verilen her yanlış ve hatalı karara karşı bu ülkenin iç hukuk yollarını tüketmek amacıyla her türlü hukuki başvuruyu yapmış bulunmaktayız” diye konuştu.
Değirmenci son olarak, “Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi yitirdiğimiz arkadaşlarımızın en büyük emanetidir. Bizler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu doğrultuda kararlı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bir kez daha sesleniyoruz kaybettiklerimizi unutmayacağız, yaşasın emek, barış ve demokrasi mücadelemiz. Sorumluları unutmayacak, unutturmayacağız” dedi.
İZMİR EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI SİYASİ BİR CİNAYETTİR
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim Ankara Katliamı'nın 6. yılında bir araya gelerek 10 Ekim anıtının açılışını yaptı, katliamda yaşamını yitirenleri andı.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Alsancak Gar karşısındaki parkta yapılan anıt önünde bir araya geldi. Anma öncesi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in katılımıyla anıt açılışı düzenlendi.
Kitle, "Faşizme ölüm halka hürriyet", "Savaşa hayır barış hemen şimdi", "Faşizme karşı omuz omuza", "Karanlığa teslim olmayacağız", "10 Ekim’i unutma unutturma" sloganları attı.
Anıt projesini yapan firmanın sahibi Sezgin Kahraman, anıt hakkında bilgi vererek, "Kaybettiğimiz 104 insanımızı eksenine alarak farklı boylarda hayat çemberi dediğimiz ve bu yaşam döngüsünün temsili diyebiliriz. Tek vücut temsil edilmektedir. Seçilen malzeme yaşayan bir malzemedir. Yaklaşık 1 buçuk, 2 yıl içinde tüm hava şartlarından etkilenerek kendi rengini alacaktır" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "6 yıl önce bugün Türkiye’nin en büyük katliamlarından birini yaşadık. Emek, demokrasi ve barış mitingi terör eylemine dönüştü. Barışın haykırıldığı esnada bu sesi susturmak istediler. Yaşam çemberi ismi bu vefanın eseridir. Yitirdiğimiz canların emanetine koşulsuz, şartsız sahip çıkarak onların hayalini gerçekleştireceğiz. Savaşa karşı barışı, sömürüye karşı emeği savunmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Konuşmaların ardından 10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenler için saygı duruşu gerçekleştirildi. Basın açıklamasını DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı okudu.
Sarı, "Bombayı atan IŞİD militanları görünse de katliamın gerçek azmettiricisinin bugünkü siyasal iktidar ve devlet güçlerinin olduğu o kadar açık ki. Tıpkı Dersim, Çorum, Maraş, Sivas, Suruç katliamları gibi, her şey ortada devlet üç maymunu oynuyor" dedi.
Katliamın hukuki sürecinden de bahseden Sarı, "Halihazırda ceza dosyası kapsamında 16’sı firari, biri tutuklu 17 sanık yönünden yargılama devam etmekte olup davanın duruşması; 24 Kasım’da Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecektir" diye konuştu.
"10 Ekim Ankara Katliamı siyasi bir cinayettir" diyerek sözlerini sürdüren Sarı, mücadele vurgusu yaptı.
Ardından söz alan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği İzmir Temsilcisi Mustafa Özdağ, "Şunu iyi bilsinler ki hiçbir güç bizi bu ülkeye barışı ve özgürlüğü getirmemize engel olmayacak. Bu ülkenin insanların barışa ve demokrasiye olan inancını ortadan kaldıramayacaksınız" dedi.
Özdağ son olarak Hayat çemberi isimli anıtın önemine değindi. Ardından 10 Ekim ailelerinden söz alan Hatice Çevik, "Bu anıtı içinde yaşadığımız karanlığın aydınlığa çıkışının kapısı olarak görüyorum. 6 yıldır hayatımız eskisi gibi değil. Bizi hayatta tutan, mücadele azmi, adaleti getireceğimiz olan inancımız. Adaleti biz sağlayacağız" diye konuştu.
Evrim Mak ise, "2015 Ankara Gar Katliamı’nda yitirdiğimiz canlarımızı büyük hasretle anıyoruz. Bundan 6 yıl önce emek, barış ve demokrasi talepleri için yola revan oldular. Nerden bilecektik üzerimize bombalar yağacağını, en sevdiklerimizi ellerimizden alacaklarını? Amaçları bütün ülkeye korku salmaktı. Ama asla başaramayacaklar. Bizler insanca bir yaşam için mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.
"HESABINI SORACAĞIZ"
Katliamdan yaralı kurtulan Cevat Aktaş da “Sistem sahipleri sömürüyü sürdürebilmek için her türlü vahşeti yapıyorlar, ama bizler korkmuyoruz, korkmayacağız. Yoldaşlarımıza sözümüz var onların istediği barışı getireceğiz” diye konuştu.
Elif Özdemir ise, "Biz ne yapılırsa yapılsın karşımızda ne oyunlar oynanırsa oynansın katilleri tanıyoruz. Bizi öldürmek için o katilleri alana sokanlar bugün Ankara'da canlarını yitirenlerin anmasına engel olanlardır. Katilleri ortaya çıkarana kadar mücadeleye devam edeceğiz" dedi.
Kaynak: Evrensel – Ajanslar